31 Temmuz 2018 Salı

romantizm taşlaması

İlk yoğun duygularımı lisede edebiyat öğretmenime duydum.Neredeyse -o adam haricinde- beni tanıyan herkesin bildiği bir hikayedir bu.
Onca benzer hallerimizle dururken yan yana, fikir dünyamın farklılığına hayretle beni izlerdi,ben de onu, merak meraka...

Sonra yazdığım hikayelere uyduramadığım hayatım, parmak uçlarımla değil, tırnak uçlarımla dokunmayı öğretti bana.

Sıradan fikirler besleyen,yetiştiren herkesten hep uzak kalarak sanki o ilk hikayemin akşını değiştirebilecekmişim gibi "farklı" kalmaya devam ettim, aksi gibi davranmak pekala kolayken...

Ne zaman azıcık okuyan, merak duyan, "farklı" zevkleri olan birini bulsam, tüketesiye kadar, tüketeceğimi bile bile, -umutla- selam verdim.Tüketmek fiili burada umutlarımla ilişkili olduğu kadar ve hatta ondan daha çok hayatımda bulunacakları süreyi tanımlıyor.

Ben böyleyim söylevimi tekrarlatmayan herkese yakınlık duydum.İç dünyamı belli sınırlarıyla paylaştım onlarla.

Katiyen göründüğüm kadar katı ve sağlam değilim aksine alelade bir zayıflık içindeyim.İkinci defa bu duyguları doğurduğum adam aynı sesle konuşup asla aynı manayı ifade edemediğimiz bir birliktelik yaşamıştı benimle.

Benim kabahatimdi.
Benim mi kabahatimdi?



İlk kez ondan duydum "S'li cümleyi"
İçi nedense boş duran bir seni seviyorumdu.
Şoke olmuş halde, ne yapacağını bilemeyerek makul bir cevap arayışı içindeydim. Kırmasam bu adamı desem de istediği cevabı alamamanın öfkesi asla terketmedi onu. Bir daha asla duymadım o sözü.Belki sevişirken bir fısıltı halinde ama ondan da emin değilim ki...Bana dokunuşlarındaki sertliğin acısını duymaktan, bu acıyı benimseyip ona daha sıkı sahip çıkma isteğinden mutluluk duyuyordum.Bana bıraktığı acıların hepsine sahip çıktım, bıraktığı izleri hep korudum asla iyileştirmeye çalışmadım.
Yine de tükettim.

Sonra bir daha...
Sonra bir daha asla...
Ve bir daha asla...

Oyun oynamaya vaktim yok, kendi yaşamımın ağırlığını kavramaya çalışmaktan...Ne duyuyorsam söylüyorum, ne yaşadıysam söylüyorum.Benim için tek bir gerçeklik var.
KELİMELERİN ÖZ ANLAMLARINI KULLANDIĞIMIZ GERÇEKLİK.
Ağır ya da hafif ama dolu dolu, acı ya da gülünç ama biteviye gerçek olan kelimeler...

Net bir gerçeklik sağlamaya çalıştığım hayatımda ne romantizme yer var ne de diğer lirik duygulara...
Gerçek duygularımla sarılıyorum size.Gerçek duygularımla iletişim kuruyorum.Kurmamamız daha iyiyse en baştan açık açık tüm gerçekliğiyle söylüyorum. Bana kendime yazık ettiğimi söylemeyin, bana neden böyle olduğumu sormaya cüret etmeye kalkmayın diye.

Neyseki beni rahatlatan Teoman'ın altı kalın bir gerçeklik mührüyle damgalanmış sözleri var;

Zaten bir gün her şey biter...
Kabul edenler, etmeyenler?

Kabul edilmiştir!

3 Temmuz 2018 Salı

3.7.18

Yüreğime zincirlenmiş ağırlıklar vardı.
Kurtuldum...
Çıkarıp attım acıtsa da kanatsa da sonuna kadar dayanıp 
Etime geçmiş dikenleri bir bir söktüm attım.
Bu kadar zor olmayabilirdi ben her zamanki ben olsaydım
Kolayca " tereyağından kıl çeker gibi"...
Trenlerim tek gidişlik artık, geri döneceğim yollara çıkmayacağım.
Bir ben varım bir evim.
Evim gibi bildiğim kalbim.
Aklımla sahip çıktığım tek varlığım.
Hayret çığlığı sessiz bir ninniye dönüştü zihnimde
Asılsız bir tanrının adını sayıklayarak uyutuyor 
Kalbim çok kolay inanıyor kalbim ellerimde
Ayırdığım saçlarımı  iki yandan ördüm 
Nasılsa bu masal da biter diye
Güzel hayaller büyüttüm.
Kurtuldum
Yüreğime zincirlenmiş ağırlıklardan.

bana

Seni özledim, eski beni de özledim. Eğer bir kokun olsaydı kış kalkerken topraktan ilkbahar toprağı gibi kokardın. İyileşeceksin. Yardım da...